Bilginin Tekelde Tutulması - 3. Bölüm - Dijital Belge Çağı


Giriş

Kâğıt dünyada arşiv ve belgelerin oluşumundan olması sebebiyle çok önemli ve stratejik bir sektör olduğu için bugüne kadar büyük kâğıt üreticileri genelde Musevi ailelerin elindeydi. Kâğıt önemini kaybedip dijital ortama geçiş olduğu için bu Musevi büyük aileler yavaş yavaş kâğıt sektörde ellerini çekip dijital ortama geçiyorlar. Bu sebeple şu anki kâğıtların yerini dijital ortamlar yani internet almaktadır. İnternet’te bize sonsuz özgürlük vadettiği şeklinde sunulmaktadır. Acaba gerçekten öyle mi? Google basın sözcüsü Rachel Whetstone 1 Temmuz 2006’da bir açıklama yapıyor.

Dünyadaki enformasyon toplamının yalnızca %10’unun şu anda internet üzerinden erişilebilir olduğunu varsayıyoruz. Bu oran her geçen gün artıyor. Söz konusu artışa paralel olarak arama motorlarının etki gücü de çoğalıyor. Arama Motorları bilgiye erişimde demokratikleşmeyi sağlıyor. Eskiden bilgi yalnızca zenginlerin ve iyi eğitim sahibi kişilerin tekelinde iken bugün arama motoruna anahtar kelimeyi yazan herkes istediği bilgiye ulaşabiliyor.
Bu açıklama yarı gerçek bilgiler içeriyor. Tüm arama motorları gerçekten iddia edildiği gibi her şeyi veriyor mu? Almanya Federal Meclisi’nde Yeşiller Partisi’ni temsil eden Grietje Bettin 7 yıl önce tüm dünyayı ilgilendiren söyle bir açıklama yaptı.
İnternet kullanıcılarının yaklaşık % 80’i arama yaparken Google’ı kullanıyor. Kullanıcı arama motorunun kendisine tarafsız ve en doğru sonuçları verdiğini zannediyor. Oysa arama motorları yalnızca enformasyona erişimi değil, bu enformasyonun kullanıcıya nasıl sunulacağına hangi bilginin ön planda görünüp hangisinin yok sayılacağına da karar veriyor.
Yani kritik bilgilerin yine bizden gizlenmesi devam ediyor. Buna paralel internet arama motorlarında da gizli bir tekelleşmeyi de görmekteyiz.
Örneğin siz Siyonizm konusunda bir makale arıyorsunuz. Bu konuda da internet ortamında 285.000 tane makale olduğunu varsayalım. Bunun bir kısmını Filistinliler bir kısmını biz Türkler, bir kısmını da Amerikalılar yazmış olsun. Hangi makalenin arama motorunun ilk 10 sayfasında gösterileceğine ve hangi makalenin de örneğin 125.798 sırada gösterileceğine kim karar veriyor. Bunun kıstasları nedir. Bu kıstasları belirleyen kim soruları belirsizliği halktan kritik enformasyon gizlenmeye devam ettiğini göstermektedir.

Bir çağrıda bulunalım

Elinizin ulaştığı bizden gizlenen, bazı bilgileri ihtiva eden fotoğraf, dergi, kitap gibi değerleri lütfen tarayarak, fotoğrafını çekerek ya da scanner’dan alarak dijital ortama atalım. Çünkü bir süre sonra dijital ortamda olmayan belge yok hükmünde olacak. Aslında bu bir devlet politikası olmalı. Mesela Almanya Afrika’da özellikle İslam’a ait yani bize ait yazılı eserleri dijital ortama aktarıyor. Bunu yaparken aynı zamanda o dataları kendi eline de almış oluyor.

Meydan Larousse & Britannica Ansiklopedileri



Şöyle bir geriye gidersek benim ortaokul öğrenciliğimde dönemlerimde öğretmenler bir takım ödevler verdiğinde bu ödevleri yapmak için Meydan Larousse diye bir ansiklopedi vardı. Ödevleri oradan yazardık. X bahsinde meydan Larousse nasıl yaklaşıyorsa biz onları yazar ve onları öğrenirdik. İşte orada da filtrelenmiş bilgileri görüyorduk. Tarihte geriye doğru bakarsak ilk Larousse’u Evliya Çelebi yazmıştır. Daha da vahimi Britanica gibi Larousse gibi Diyanet İşleri çalışmasını yapıncaya kadar İslam Ansiklopedisi vardı. Ancak bu ansiklopedi Hristiyanlar ve Yahudiler tarafından yazılmıştı. O kadar garip bilgiler vardı ki. Çok ustaca yazılmıştı.

Kredi Kartları

Kredi kartı’nı düşünün ilgili bankanın sunucusunda kimin o anda nerede bulunduğunu görebilirsiniz. Çünkü artık para yerine kredi kartı kullanıyor herkes. Londra’da x restoranında bir şey içmiş, hangi kitapları okuyor, hangi ilaçları kullanıyor. Bütün bunları basit bir veri gibi düşünmemeliyiz. Bu bilgiler çok önemlidir. Mesela şöyle düşünün. Ben bir ülkenin müziğini çok seviyorum. Bunu da söyleyemiyorum. Birisi beni maniple etmek isterse o müzik üzerinden bana yaklaşabilir. Gelir sana benim elimde eski hint müziği koleksiyonu var der. İşte bir yakınlık başladı. İşte tehlikeli nokta burada, oradan başka bir noktaya sapabilir bu süreç. Yani sizin çok önemsiz zannettiğiniz bir veri bir başkası için sizin adınıza size karşı kullanılmak üzere çok önemli bir veri olabilir.
Dördüncü Son Bölümde görüşmek üzere.

Yorum Gönder

xxxxxx