Yıllar önce kullanılan ilk kişisel
bilgisayarlarda ekran kartı diye bir şey yoktu. Dolayısıyla bütün yük işlemci
üzerindeydi. Ancak zaman içinde işletim sistemlerinin ve programların
gelişmesiyle birlikte bu yükü işlemci üzerinden atmak şart oldu. Böylece ekran
kartları kullanılmaya başlandı.
Ekran kartlarının o zamanlardaki tek görevi, işlemci ve programların ürettiği görüntüleri monitör tarafından kullanılabilir hale getirmekti. Tabi teknoloji yine durmadı ve ekran kartlarına ek hızlandırıcı çipler takılarak, hem işlemci üzerindeki yükü azaltıldı, hem de daha başarılı görüntüler elde edildi. Bununla birlikte işlemci ile ekran kartı arasındaki koordinasyonu sağlamak için sürücü (Driver) adı verilen programlar geliştirildi ve bu programlar, artık işletim sistemlerinin vazgeçilmez parçası olan DirectX, Talisman gibi yazılımlarla birlikte çalışmaya başladı.
Ekran kartlarının o zamanlardaki tek görevi, işlemci ve programların ürettiği görüntüleri monitör tarafından kullanılabilir hale getirmekti. Tabi teknoloji yine durmadı ve ekran kartlarına ek hızlandırıcı çipler takılarak, hem işlemci üzerindeki yükü azaltıldı, hem de daha başarılı görüntüler elde edildi. Bununla birlikte işlemci ile ekran kartı arasındaki koordinasyonu sağlamak için sürücü (Driver) adı verilen programlar geliştirildi ve bu programlar, artık işletim sistemlerinin vazgeçilmez parçası olan DirectX, Talisman gibi yazılımlarla birlikte çalışmaya başladı.
Ekran kartları eskiden
verileri bilgisayarın RAM’ inden alır kendi RAM’ine aktarır ve monitöre
gönderirdi. Fakat günümüz ekran kartları bundan çok daha fazlasını
yapabilmektedir. İşlemcinin hafızasından veri alıp göndermek, gerektiğinde
sistem hafızasını kullanmak ya da işlemcinin çalışmasını düzenlemek günümüz
ekran kartlarının yapabildiklerinden sadece birkaçıdır.
Çalışma
Prensibi
Bilgisayarın o anda
çalışmakta olan programın meydana getirdiği görüntü bilgileri, işlemci ve RAM
üzerinde bulunan Ekran kartının kullandığı adres ve portlara yazılır. Buradaki
bilgiler veriyolu aracılığı ile ekran kartı üzerindeki işlemciye gelir, işlemci
verileri kart üzerindeki hafızaya yazdıktan sonra gerekli işlemleri yapıp
hafızadan verileri tekrar okur ve RAMDAC adlı bileşene gönderir. RAMDAC’in
görevi ise dijital haldeki verileri, monitörün görüntüleyebileceği televizyon
sinyali benzeri elektrik sinyallerine çevirmektir. Tabi bütün bunlar çok kısa
sürede olmaktadır. Veriyolu hızı hafıza miktarı gibi faktörler bu süreyi ve elde
edilen görüntü kalitesini büyük ölçüde etkilemektedir.
Her ne kadar görsel tasarım
programlarında etkidi olsa da, 3D görüntü teknolojisindeki bahsettiğim bu büyük
gelişmenin en önemli sebebi oyun tasarımcılarının daha gerçekçi ve üç boyutlu
oyun tasarlama hayalleridir. Bunun ilk örneği Wolfenstein oldu. Daha sonra gelen
Doom ve diğerleri ise 3D grafikleri günümüze kadar taşıdı.
Ekran kartlarında API
(Application Programming Interface-Uygulama Programlama Arayüzü) denilen yazılım
türleri vardır. Bunların görevi en basit şekliyle verileri donanıma
ulaştırmaktır. APIler sayesinde veriler işletim sisteminin katmanlarında
yavaşlamaya uğramaz ve en kestirme yoldan donanıma ulaşır.
ICD (Installable Client
Driver-Yüklenebilir Yardımcı Sürücü) adı verilen yazılımlar ise grafik kartı
üreticileri tarafından hazırlanan ve o kartın özelliklerini daha etkili
kullanılmasını sağlayan sürücülerdir. Örneğin Creative firmasının bir zamanlar
TNT2 için yazdığı OpenGL ICD’ si başka bir marka kartta çalışmıyor ve sadece bu
ICD’yi destekleyen kartlar tarafından kullanılabiliyordu. Şimdi bu ICD lere bir
göz atalım.
OpenGL: Silicon Graphics
firması tarafından her tür donanım düşünülerek yazılan OpenGL bu sebeple hem
oldukça yaygınlaşmış hem de ortak bir grafik dili oluşturulmasını sağlamıştır.
OpenGL son derece gelişmiş özellikler ve sayısız fonksiyon imkanı sunarak grafik
kalitesini oldukça yüksek tutar. Bazı üreticiler sadece OpenGL uygulamalarını
destekleyen kartlar geliştiriyorlar. Bu kartlar PC’ lerimizde kullandığımız
ekran kartlarından çok daha yüksek performans verebilmektedirler. Bir ekran
kartının OpenGL’i desteklemesi o karta özel ICD ve API’ lerin yazılmış olmasına
bağlıdır. Bu sebepten dolayı OpenGL aynı zamanda bir API’dir.
Glide: 3dfx firması tarafından yazılan
Glide OpenGL kadar yaygın değildir ve sadece bu firmanın ürettiği VooDoo model
ekran kartlarında kullanılmaktadır. Glide API’sini destekleyen oyunlar ve
ekran kartları ile birlikte kullanıldığında oldukça yüksek performans ve
kaliteli grafikler sağlamak konusunda hiç zorlanmaz.
MiniGL: Diamond firması tarafından
hazırlanan MiniGL bir bakıma OpenGL’nin daraltılmış versiyonudur. Tabi
daraltılmış kelimesinden kastedilen performans değildir. MiniGL API’ side
kendini destekleyen kartlarda kullanılırsa çok yüksek bir performans artışı
gözlemleyebiliriz.
Direct3D: API’lerin en yaygını budur. Buna
sebep ise API’nin Microsoft tarafından hazırlanmış ve Windows işletim
sistemlerinde standart olarak bulunuyor oluşudur. Aşağı yukarı her ekran kartı
üreticisi tarafından desteklenen Direct3D sürekli geliştirilmekte ve yeni
özelliklerle donatılmaktadır.
Ekran Kartı Ram’leri
Nelerdir?
Ekran Kartlarında günümüzde 3
tip RAM kullanılmaktadır. Birincisi Ekran kartları içi özel üretilmiş olan
SGRAM’ LER- ki bunlar SDRAM’lerden daha hızlıdır-, ikincisi SDRAM’ler üçüncüsü
ise DDRRAM’lerdir.
DDR
(Double Data Rate) bellek SDRAM’ lere göre bazı avantajlarla geliyor. Teoride
DDR RAM’lerin SDRAM’ lere göre veriyi iki kat daha hızlı iletmesi gerekir. Çünkü
SDRAM veriyi tek döngüde iletirken. DDR RAM iki defa iletebiliyor. Aradaki fark
gerçekte bu kadar fazla değil ama DDR RAM’lerin üstünlükleri yüksek
çözünürlükte daha fazla belli oluyor. SDRAM zorlanırken DDR RAM üstün performans
sağlıyor.
Ekran kartlarını verileri
işlenebilir hale getirebilmesi için özel işlemcileri gereksinimleri
vardır.Bunlara GPU (Graphics Processing Unit-Grafik İşleme Birimi) denir.
Kullandığımız işlemcilerden daha fazla transistor içermeleri ve 3 boyutlu
uygulamalarda sağladıkları müthiş hızlar göz önüne alındığında bu ismi gerçekten
hak etmektedirler. Bunlar işlemleri sistem işlemcisine bırakmadan bütün
işlemleri kendileri yapabilmektedir.
Ekran üzerindeki
görüntünün en küçük birim noktasına verilen ada ise “piksel” denilir. Görüntü
ise piksellerin yan yana oluşturdukları kombinasyondur. Ekran üzerindeki
görüntünün yatay ve dikey olarak piksel sayısı değerlerine ise çözünürlük denir.
Örneğin 800*600 çözünürlüğündeki bir değer belirtilmişse bu yataydaki tek bir
satırda 800, dikeydeki tek bir satırda ise 600 ve ekranda toplamda 480000 adet
piksel olduğunu belirtmektedir. Yüksek tazeleme oranlarında ve çözünürlükte
çalışabilmeyi öngören teknolojiye “Interlancing” adı verilir. Ekran
çözünürlüğünün veya boyutunun artması ile düşen tazeleme oranları göz önüne
alındığında iyi bir çözüm olarak görülebilir. Temelde her tazeleme (Refresh)
sırasında tek ve çift numaralı satırların ayrı olarak taranması ilkesine
dayanır. Örneğin ilk taramada 1,3,5... ikinci taramada ise 2,4,6... numaralı
satırların taranması…
Ekran kartları
çalıştıklarında CPU gibi ciddi birer ısı kaynakları olduklarından günümüz ekran
kartları üzerlerinde soğutucular veya fanlar bulunur. Ekran kartının işlemcisi
ne kadar ısınırsa o kadar çok soğutulmaya ihtiyaç duyulur. Gerekli soğutma
işlemleri yapılamadığı takdirde sistem (özellikle oyun oynarken) kilitlenmeye
başlar. Bu yüzden ihtiyaç duyulan en yeterli soğutucu kullanılmalıdır. Örneğin
yukarıdaki ekran kartı (VooDoo 5 5500) oldukça yüksek bir hızda çalıştığı için,
bu kartta çift fana gereksinim duyulmuştur.
Ekran Kartlarını anakarta
takabilmek için özel slotlara ihtiyaç vardır. Günümüzde bütün 3D hızlandırıcılı
ekran kartları AGP slotuna takılmaktadır. 3D hızlandırıcıya sahip olmayan (eski)
ekran kartları ise normal PCI yuvalarına takılır. Fakat günümüzde 3D
hızlandırıcıya sahip olmayana hiç bir ekran kartı yoktur. Dolayısıyla anakart
seçimi yapılırken, üstünde AGP slotu taşıyan anakartlar seçilmelidir. AGP
slotları daha önceden de belirttiğim gibi 64 bit veriyoluna sahiptirler ve AGP
2x (2 hızlı), 4x (4 hızlı) ve 8x (8 hızlı) olmak üzere üçe ayrılırlar.